30.03.2020

DUAYA SARILMAK

     Değerli Okuyucularım!

    Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, afiyeti üzerinize olsun. Zor zamanlardan geçiyoruz. Cenab-ı Hak kullarını imtihana tabi tutuyor. Bu imtihanı kazanıp mükâfatı hak edenlere ne mutlu! Yüce Mevla bizleri imtihan yolculuğumuzda başarılı kılsın.

     Çin’de ortaya çıkan ve bütün dünyaya yayılan küçücük bir varlık, virüs insanlığı tehdit ediyor. Ne kadar aciz bir varlık olduğunu, zayıf yaratıldığını hatırlatıyor insana. Böyle zamanlarda insan rûhi çıkmazlara, bunalımlara kapılabiliyor. Gönlünde daralma, sıkılma hissedebiliyor. İnsan fıtratında var olan bu duygu Kur’an-ı Kerim’de Yunus sûresinin 12. âyetinde şöyle açıklanıyor: “İnsana bir zarar dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarardan dolayı bize hiç dua etmemiş gibi davranır. İşte aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle süslü gösterilmiştir.”

     Dara düştüğünde, bela ve musîbet başına geldiğinde dua etmesi insanın fıtrî bir niteliğidir. Ancak Cenab-ı Hak; darlıktan genişliğe, musîbetten selamete kavuşan insanın, kötü günlerinde olduğu gibi, iyi günlerinde de dua etmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Çünkü dua, ilahî bir emirdir. “Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin”, “Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin” ilahî buyruklarıyla Yüce Allah nasıl dua edileceğini de bildirmektedir. Duanın ibadetin özü olduğunu Sevgili Peygamberimiz (sav) hadis-i şerifleriyle haber vermektedir. Dua aynı zamanda mü’minin manevi silahıdır. İnsan silah ile kendisini düşmanlardan korur. Manevi olarak da dua ile kazalardan, belalardan, afetlerden kendini korumuş olur. Böylece dua mü’minin manevi silahı haline gelir. Dua rahmet kapılarını açan bir anahtar mesabesindedir.

    İnsanın arzu ve isteklerini Allahü Teala’ya arz etmesi, belalardan, musîbetlerden kurtulmak istemesi şifahi olarak yani söz ile yapılan duadır. İnsanın sözlü olarak Allahü Teala’dan istediği taleplerin zeminini hazırlaması ve Allah (c.c)’ın koyduğu kanunlara (sünnetüllaha) uymasına fiilî dua denir. Farz-ı misal çocuk sahibi olmak isteyen kişinin evlenmesi; sağlık, sıhhat, afiyet isteyen kişinin yemesine, içmesine, hijyen kurallarına, sigara kullanmamaya özen göstermesi; sınavda başarılı olmak isteyen kişinin sınava iyi hazırlanması; tarlasından, bağından, bahçesinden bol ürün almak isteyen kişinin tarlasını sürmesi, bakımını yapıp sulaması gerekir. Allah Resûlü (sav) Hendek gazvesinde sözlü dua ile Allah’tan yardım dilemiş, şehrin etrafına hendek kazarak fiilî dua etmiştir. Peygamberimiz (sav) hendek kazdık, düşman şehre giremez, kendimizi garantiye aldık dememiş, düşman ordusunun bozguna uğraması için Yüce Mevla’ya yalvarmış, dua etmiştir. Cenab-ı Hak duasını kabul etmiş, düşman tarafında çok şiddetli bir fırtına çıkmış, düşmanın neyi varsa alt üst olmuş, büyük bir korkuya kapılmıştır düşman ordusu. Nihayetinde Medine-i Münevvere’yi terk etmek zorunda kalmıştır. Allahü Teala, Peygamberimizin (sav) sözlü ve fiilî duasını kabul etmiş, müslümanları düşmandan korumuştur. Yine Allah Resûlü (sav), Bedir savaşında gerekli tüm askerî tedbirleri aldıktan sonra Yüce Mevla’ya dua etmiş, Allah da bin melekle yardım etmiştir müslüman ordusuna. (Enfal, 9-11)

     Salgın virüs tehlikesine karşı Cenab-ı Allah’a hem fiilî dua hem de sözlü dua ile yalvaralım. Uyulması gereken kurallara riayet ederek fiilî dua edelim. Yatsı ezanlarından sonra yapılan sözlü duaya “amin” diyelim. Bedenimizde kirden pastan iz kalmaması için abdest alalım. Hata ve günahlardan temizlenmek için namazla Allah’a yalvaralım. Evlerimizde kalarak birbirimize dua edelim. Dualarda buluşalım.

     Allah’a emanet olun. Sağlıcakla kalın!

 

                                                                                                                                       Yasin Sadettin YILDIZ

                                                                                                                                         Buldan İlçe Müftüsü